21 Mayıs 2013 Salı

MESS ve SENDİKALAR TOPLANTISI

METAL TİS’leri

Metal sektöründe TİS görüşmeleri çalkantılı bir şekilde sürüyor.
 MESS ilk hamleyi yapıp binde 18’lik zam önermişti. İşbirlikçi
 Türk Metal Sendikası verdiği teklifle MESS’den ilk 6 ay için 
yüzde 5+maktu 25 kuruş, ikinci 6 ay için enflasyon oranında,
 üçüncü 6 ay için enflasyon+yüzde 2, dördüncü 6 ay için
 enflasyon oranında ücret zammı, sosyal haklarda da yüzde 
15-18 arasında değişen oranlarda iyileştirme yapılmasını talep etti.
Birleşik Metal-İş Sendikası ise en düşük saat ücretine bir 
iyileştirme yapıldıktan sonra saat ücretine göre farklılık 
gösteren ve ortalama yüzde 18’i bulan ücret zammı istedi,
 ayrıca haftada 45 saat olan çalışma süresinin 37,5 saate
 çekilmesi talebinde bulundu.
Çelik-İş Sendikası da teklifini ilk 6 ay ücretlere yüzde 20, 
ikinci, üçüncü ve dördüncü 6 aylık dönemlerde enflasyon+yüzde 
25 oranında zam yapılması, sosyal haklarda yüzde 50-100 arasında 
iyileştirme sağlanması şeklinde verdi.
Türk Metal bayram öncesi bir geceyarısı operasyonuyla MESS
 ile anlaşmaya vardı. Birleşik Metal-iş ve Çelik-İş direnmeye devam ediyor.
 Türk Metal ve yandaş medya MESS ile yapılan anlaşmayı sevinç
 gösterileriyle duyurdu. Birleşik Metal-iş ve Çelik-iş ise geri 
adım atmayacaklarını.
Danışıklı dövüş sonrası yapılan anlaşmaya göre ise Tofaş 
işçisinin saat ücretine 33 kuruş, Renault işçisinin 34 kuruş, 
Mako işçisinin 35 kuruş, Bosch işçisinin 30 kuruş, Valeo işçisinin 
27 kuruş... zam yapılacak. Yüzde 5,35 oranında yapılacak zamma 
göre saat ücretlerinde 21 ila 35 kuruşluk fark olacak, bu da aya
 vurulduğunda metal işçisinin cebine 34 lira ile 55 lira arasında
 bir fark olarak girecek.
Bu anlaşma metal işçisini derinden etkileyecek çünkü Türkiye’de
 sözleşme kapsamındaki toplam 228 işyerinden 191’inde Türk Metal
 sendikası yetkili durumda. Geri kalan 37 işyerinin 34’ünde Birleşik
 Metal-İş, 3’ünde de Çelik-iş yetkili durumda.
Birleşik Metal-İş’in ve Çelik-İş’in MESS ile yapacağı görüşmelere 
arabulucu atanmış durumda. Birleşik Metal-İş 11 Aralık’da yaptığı 
toplantı sonrasında arabulucunun tayin edici bir etken olmadığını
mücadelelerinde ikinci evreye girdiklerini, masa başında anlaşmaya 
varmak istediklerini fakat anlaşma sağlanmazsa üçüncü evreye 
gireceklerini yani greve gitme kararı alacaklarını açıkladı. Çelik-İş 
de benzer bir açıklamayla geri adım atmayacaklarını yineledi.
Bursa’da bir otomotiv fabrikasında çalışan işçi arkadaş ‘’Birleşik Metal-İş 
Türk Metal’den ayrılıp kendi bünyelerinde örgütlenmemizi öneriyor, 
kamuoyunun da görüşleri bu doğrultuda, fakat biz işçiler olarak 
Birleşik Metal-İş’e neden güveneceğimizi bilmiyoruz. Kendi payıma
 ve birçok arkadaşım adına Türk Metal’den memnun değiliz, MESS
 ile anlaşma koşulları berbat, fakat Birleşik Metal-İş’e geçtiğimizde
 herşey düzelecek mi sanki! Birleşik Metal-İş’in Türk Metal’e göre
 ilerici bir sendika olduğunu zaten işçiler olarak biliyoruz ama Birleşik
 Metal-İş de güvenimizi kazanmalı’’ şeklinde görüş bildirdi. Metal 
sektöründe çalışan işçilerin çoğunun görüşleri de bu doğrultuda.
Şu durumda Birleşik Metal-İş Sendikasının MESS ile yapacağı anlaşma
 özel olarak metal işçisi genel olarak da Türkiye işçi sınıfı açısından 
çok daha önem kazandı. Eğer Birleşik Metal-İş muzaffer bir sonuçla 
masadan kalkabilirse metal işçisinin güvenini kazanabilir, bu da ileriye
 dönük iyi bir adım olabilir. Türk Metal sendikası’na bağlı işçiler de
 Birleşik Metal-İş’in nasıl bir anlaşmaya imza atacağını merakla bekliyor.
alıntı 

21.05.2013 de istanbulda MESS ile Türk Metal sen. saat 16.00dan beri
 halen toplantıdalar. Henüz bir sonuca daha ulaşılamadı

20 Mayıs 2013 Pazartesi

SEFİLLER (VİCTOR HİGO) ROMAN ÖZETİ

SEFİLLER (VİCTOR HİGO) ROMAN ÖZETİ

SEFİLLER (VİCTOR HUGO) ROMAN ÖZETİ

KİTABIN ADI : SEFİLLER
YAZARI : VİCTOR HUGO
YAYIM YERİ VE TARİHİ : İSTANBUL 2000
YAYIMLAYAN YAYIN EVİ : ENGİN YAYINCILIK

YAZAR HAKKINDA BİLGİ:
Büyük Fransız Şair ve yazarı Victor Hugo, Fransa tarihinin en çalkantılı günlerinde, 1802’de geldi dünyaya. Babası, Napolyon ordusunda generaldi imparatorun parlak döneminde önemli görevlerde bulundu, bir çok dış ülkeye seyahat etti ve Madrit’te valilik yaptı. Anne ve babası arasındaki bitmek bilmeyen geçimsizlikler, yinelenen ayrılıklar nedeniyle, Hugo genellikle annesinden uzak kaldı ve babası ile yaşadı. İlkokula da İspanya’da başladı. Ancak, İspanyol aristokratlarının çocuklarını kabul eden bu okulda, sonradan soyluluk unvanı almış bir burjuva generalin oğlu olması, alay konusu edilerek dışlanmasına yol açtı. Yazarların ürünleri ile yaşam öyküleri arasında ilişki kurmak eğilimindeki araştırmacılar, İspanyol okulunda geçen günlerin, Hugo’nun aristokrasiye bir yandan hayranlık duyup bir yandan da nefret etmesi gibi gerilimli bir duyguya kapılarak liberal-demokratik ilkeleri seçmesinde büyük rol oynadığını iddia etmişlerdir..
Napolyon’un imparatorluktan düşmesi ile birlikte Hugo ailesi için zor günler başladı. Babası Paris’e döndü. Maddi sıkıntılar ve toplumsal çalkantılar içerisinde, eğitimini düzgün bir biçimde sürdüremedi Hugo, ama kendi kendine okumayı sürdürdü, hatta ilk şiirlerini yazması da bu yıllara denk düşer. Annesinin ölümüyle sefaletin eşiğine gelen Hugo’yu bu güç durumdan kurtaran yirmili yaşlarda yayınlanan -kraliyet yanlısı- şiirleri oldu; XVIII.Lois tarafından aylığa bağlandı, Chateaubriand’ın ilgisini çekti ve romantik akımı benimsemesinden sonra parlak bir kariyerin kapısını araladı.
1827’de “Cromwell” ve 1830’da “Hernani” oyunları, -tıpkı Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre”sinin Osmanlıda yarattığı- isyana benzer bir heyecan uyandırdı Paris’te.
Hugo’nun ilk romanı ise “Notre Dame’ın Kamburu”dur(1831). Bugün okunduğunda, yazarın en yüzeysel ürünü olarak değerlendirebileceğimiz bu romanın nispi başarısızlığı, Hugo’nun maddi nedenlerle yayınevinin ısrarına boyun eğerek metnini çok kısa bir sürede tamamlamak zorunda kalmasındandır. Yine de, Hugo’nun yükselen ünü, bu kitabının da sevilerek okunmasını sağlamıştır Fransa’da.
1831-1941 arasında çok sayıda şiir, piyes ve roman yazdı Hugo, 1841’de Fransız Akademisine seçildi. 1848 ihtilalinden sonra Cumhuriyetçi saflara geçti ve Cumhurbaşkanlığı için aday bile oldu. Kendisi seçilemedi, ama seçilen Louis Napolyon’u destekledi. Ancak bu Napolyon da imparatorluğunu ilan edince, Hugo 1851’de Fransa topraklarını terk ederek –yirmi yıl sürecek gönüllü bir sürgünü geçireceği- Channel Adaları’na yerleşti. Burada yazdığı “Sefiller”(1861), onun en çok tanınan ve sevilen eseridir. İmparatorluk dönemi sona erip Üçüncü Cumhuriyet kurulunca, Victor Hugo, Paris’e bir kahraman olarak döndü. Millet meclisine seçildi, ama politikadan çok edebiyatla ilgilenmeyi tercih etti. 1855’de öldüğünde, büyük bir törenle Pantheon’a gömüldü.
19.yy Paris’inden insan manzaraları; “Sefiller” romanı, roman kahramanları; kürek mahkumu Jan Valjean ve polis müfettişi Javert arasında sürüp giden bir kovalamacanın hikayesi üzerine kuruludur.

ROMANIN ÖZETİ:
Jan Valjean, yoksul bir köylüdür, ailesini doyurmak amacıyla çaldığı –yalnızca- bir somun ekmekten dolayı kürek cezasına çarptırılmış, defalarca kaçma teşebbüsünde bulunduğundan cezası katlanmış ve on dokuz senelik hapisten sonra inançlarını yitirmiş, topluma öfke ve kin duyarak tahliye olmuştur. Sefil bir halde geldiği “D” kasabasında, kasabanın piskoposundan gördüğü iyilikle aydınlanır ruhu.

Liselilere 45 gün LYS izni

Liselilere 45 gün LYS izni


Lise sona giden öğrencilere veli izni koşuluyla 45 günlük izin hakkı tanındı. Son sınıflara Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) izni geldi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın onayladığı genelgeye göre, öğrencilerin velileri okul müdürlüğüne yazılı olarak başvurursa, 45 günü aşmamak şartıyla, öğrenciler izinli sayılabilecek .
Böylece LYS'ye hazırlanan öğrenciler sahte raporlar almaktan kurtulmuş olacaklar.

Bir çocukla bir kuduz köpeğin hikayesi

Bir çocukla bir kuduz köpeğin hikayesi

Günlerden bir gün bir çocuk yolda bir köpek görür. Seveyim şunu bir der yakınlaşır. Köpek başta ses çıkarmaz, biraz daha yaklaşınca hırlamaya başlar. Çocuk der ki "aa niye hırlıyorsun ki şimdi sen ? hiç gerek yok gel medenice konuşalım (!)" köpek havlamaya başlar. Çocuk durumu analiz edemez ve konuşmaya devam eder "ya bak böyle yapma, lütfen. Cidden hiç gerek yok" köpek dişlerini sıkıp yaklaşmaya başlar. "Lütfen diyorum, niye anlamıyorsun ?" Köpek iyice yaklaşır ve ısırır. Çocuk şaşırmıştır, ben nerede hata yapıyorum diye düşünmektedir. Son bir kez daha şansını dener, tamam ısırdın. Peki değdi mi ? Ben ne yapmaya çalışıyorum sen ne yapmaya çalışıyorsun ? Köpek bir daha ısırır, çocuk önce bir feryat eder sonra da köpeği boynundan ısırır (!). Ee yeter amk lan deyip tekmeyi de yapıştırır.

Denildiği gibi:
"İyiliğe iyilik her kişinin karı, kötülüğe iyilik er kişinin karı"
Ama Mevlana'nın de dediği gibi:
"Ne kadar bilirsen bil, anlatabildiğin karşıdakinin anlayabildiği kadardır"
Dolayısıyla:
Sabrın sonu her zaman selamet değildir.
Çünkü:
"Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az"

Tokyo Üniversitesi’ni kandıran skandal Türk!

Tokyo Üniversitesi’ni kandıran skandal Türk!


Tokyo Üniversitesi’ni kandıran skandal Türk! |  görsel 1

Tokyo Üniversitesi, '130 yıllık tarihimizde böyle bir şey yaşamadık' diyerek işten attı.
Tokyo Üniversitesi, “130 yıllık tarihimizde böyle bir şey yaşamadık” diyerek Anılır’ı işten attı, doktorluk unvanını iptal etti.
Vatan gazetesinden Uğur Koçbaş’ın haberine göre, dünyanın en iyi 10 üniversitesinden biri olan Japonya’nın en prestijli okulu Tokyo Üniversitesi’nde “Türk bilim sahtekarı” şoku yaşanıyor.
“Uzay Asansörü” adlı projesiyle Japon ve dünya basınına konu olan, NASA’da iki yıl astronotluk eğitimi alarak “İlk Türk astronot” olduğu iddiasıyla ortaya çıkan Serkan Anılır, Japonya’yı karıştırdı.
2003 yılında Tokyo Üniversitesi’ne verdiği doktora tezinin yüzde 40’ı “aşırma” çıkınca bir anda ülkede bilim dünyasının tüm şimşeklerini üzerine çekti. Anılır’ın Türk Ulaştırma Bakanlığı’nın kendisini NASA’ya gönderdiğine dair belgenin de sahte olduğunun belirlenmesinin ardından yardımcı doçent olarak görev yaptığı Tokyo Üniversitesi, 37 yaşındaki Türk’ün

Tumblr satılıyor!!

Blog sayfasını milyar dolara sattı!

Blog sayfasını milyar dolara sattı!


Yahoo, David Karp tarafından 6 yıl önce kurulan blog sitesi Tumblr'ı 1.1 milyar dolara satın alıyor.
Şu an 26 yaşında olan Karp, henüz 15 yaşındayken liseyi terk ederek bilgisayar programcılığı üzerine yoğunlaşmıştı.Toplam 108 milyon aktif blogla ABD'nin en büyük blog hizmeti veren şirketlerinden biri olan Tumblr'ın alımı sosyal medya şirketleri arasında yapılan en büyük satın almalardan biri olacak.  Bundan önce Facebook 1 milyar dolar ödeyerek Instagram'ı satın almıştı.
Sosyal medya ve mobil cihaz devrimi sırasında rakiplerinin gerisinde kalan Yahoo rakipleriyle arasındaki uçurumu şirket satın almalarıyla kapatmaya çalışıyor. Yahoo'nun, Google'dan transfer ettiği yeni CEO'su Marissa Mayer satın almalarla şirkete yeni bir nefes geleceğine inanıyor. Blog sitesini alarak Yahoo gençlerin var olduğu pazarlara girmeyi amaçlıyor.
Altı yıl önce kurulan Tumblr'ın blogları ABD içerisinde 44 milyon bütün dünyada 134 milyon kişi tarafından takip ediliyor. Tumblr'da halen 175 kişi çalışıyor.

(Hürriyet)

19 Mayıs 2013 Pazar

Tarık Akan'dan Başbakan'a 19 Mayıs tepkisi

Tarık Akan'dan Başbakan'a 19 Mayıs tepkisi


Eskişehir’e Büyüşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in yapmış olduğunu ‘Bal Mumu Müzesi’ açılışına katılan birçok ünlü oyuncu ve sanatçı, bu sabah da 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle Atatürk Anıtına çelenk koyduktan sonra kentten ayrıldı.

Kentten ayrılmadan önce gazetecilerin sorularını yanıtlayan ünlü oyuncu Tarık Akan, Başbakan Recep tayyip Erdoğan'ın 19 Mayıs'ta Türkiye'de bulunmamasını eleştirdi.

Atatürk Bulvarı'nda bulunan Atatürk Anıtı'na çelenk koyan ünlüler daha sonra bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nın daha geniş kutlandığı günleri hatırlatan Yılmaz Büyükerşen, “eskiden bu cadde de tribün kurulurdu. Kutlamalar burada yapılırdı. Şimdi bir antrenman sahasında yapılacak. Siz sanatçılar Atatürk’e bağlı olan insanların çocukları olarak, bu anıtın önünde çelenk koyup, saygı duruşunda durma teklifinizi saygıyla karşıladım” diye konuştu.

TARIK AKAN'DAN BAŞBAKANA 19 MAYIS TEPKİSİ
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamalarından Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın kaçtığını iddia eden ünlü oyuncu Akan, “Çok acı yıllar yaşıyoruz. Bu ülkenin başbakanı bir bahane uydurup Anıtkabir'e gitmemek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Amerika Birleşik Devletlerine bu tarihte gitmesine gerek yoktu. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’ndan kaçmak için gitti. Önümüzde 30 Ağustos Zafer Bayramı var, bakalım ona nasıl bir bahane uyduracak. Atatürkçülüğü, Laikliği nasıl yıkarız diye uğraşıyorlar. Bizlerde elimizden ne geliyorsa, ne Mustafa Kemal’e ne Cumhuriyetçiliğe en ufak şekilde dokundurtmayacağız. Bu ülkeyi onların istediği şekilde inanç bazlı, din bazlı sisteme oturturmamaya çalışacağız" dedi. (milliyet)

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Türk anneler itaatkar, Avrupalılar bağımsız çocuk yetiştiriyor

Türk anneler itaatkar, Avrupalılar bağımsız çocuk yetiştiriyor


Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, Hollanda’da tamamladığı doktora tezi ile kültürlerarası bir araştırmaya imza attı.
Türk anneler itaatkar, Avrupalılar bağımsız çocuk yetiştiriyor


Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, Hollanda’nın Tilburg Üniversitesi’nde gerçekleştirdiği araştırmasında ’3- 6 yaş grubu’ çocuk sahibi bine yakın Türk, Alman ve Hollandalı annenin çocuklarını yetiştirme davranışlarını inceledi. 4 yıl süren araştırması için Hollanda Eğitim Bakanlığı’ndan da mali destek gören Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, Almanya ve Hollanda’da yaşayan Türk göçmen ve Avrupalı annelerin yanı sıra İstanbul’da yaşayan Türk anneler ile bire bir görüşmeler gerçekleştirdi. Araştırmadaki görüşmeler, Almanya’da Bochum, Hollanda’da Tilburg, Eindhoven, Rotterdam, Amsterdam şehirlerinde gerçekleştirildi. Annelere ’Nasıl bir birey yetiştirmek istiyorsunuz?’, ’Çocuğunuzdan beklentileriniz neler?’, ’Kültürünüzü ne kadar koruyorsunuz’, ’Yabancı uyruklu anneleri nasıl buluyorsunuz’ gibi sorular yönelten Yrd. Doç. Dr. Jagtap, böylece Türk ve yabancı annelerin çocuk yetiştirmede gösterdikleri davranış farklılıklarını ortaya koydu.
TÜRKLERDE SAYGI ŞART
Yrd. Doç. Dr. Jagtap, araştırmasında şu farklılıkları saptadığını söyledi:
"Türk anneler çocuklarının aileyle yakın ilişkileri olan, terbiyeli, büyüklerine saygılı ve itaatkar birer yetişkin olarak büyümelerini Alman ve Hollandalı annelerden daha çok önemsiyor. Oysa Hollandalı ve Alman anneler çocuklarının sağlıklı ve mutlu, ayakları üzerinde durabilen, özerk, bağımsız bir kişilik geliştirebilen bireyler olarak gelişmesini ön plana çıkarıyorlar. Öte yandan Türk göçmen anneleri kendi içinde Alman ya da Hollanda kültürünü benimsemelerine göre farklılıklar da gösteriyorlar. İçinde yaşadıkları Avrupa kültürüyle bütünleşmiş Türk annelerinin daha çok özerklik vurgusu yaptıklarını da görüyoruz." 
KURALCILIK GARİPSENİYOR
Yrd. Doç. Dr. Jagtap, Türk annelerin yabancı anneleri kimi zaman gaddar bulduklarını da belirtti. Yrd. Doç. Dr. Jagtap, "İki grup annenin birbirlerine bakış açısı çok farklı. Türk anneleri yabancı anneleri çok kuralcı ve gaddar buluyorlar. Yabancı annelerin küçük çocuklarını odalarında yalnız bırakmalarını çok garipsiyorlar. Yabancı anneler ise Türk anneleri gereğinden fazla yumuşak buluyorlar" dedi.
Araştırmada Almanya’da yaşayan Türk erkeklerinin, Almanya’da değil Türkiye’de doğan Türk kızlarıyla evliliği tercih ettikleri de saptandı. (milliyet)

17 Mayıs 2013 Cuma

Serbest kıyafetle ilgili önemli açıklama


Serbest kıyafetle ilgili önemli açıklama


Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Yönetmeliğe göre, özel okullarda velilerin yüzde 60'ı (biz formayla devam edelim) derse, formayla devam edebiliyorlar. Devlet okullarında da aynı şeyin olmaması için bir neden yok" dedi.

Bakan Avcı, Burdur programı kapsamında AK Parti Burdur İl Başkanlığı'nı ziyaret etti, ardından hayırseverler için bir otelde düzenlenen yemeğe katılarak, eğitime destek veren işadamlarına teşekkür plaketi sundu.

Bucak Belediye Başkanı Ramazan Ayaz'ı da makamında ziyaret eden Avcı, okullardaki kıyafet düzenlemesiyle ilgili yöneltilen soruya, "Yönetmeliğe göre, özel okullarda velilerin yüzde 60'ı (biz formayla devam edelim) derse, formayla devam edebiliyorlar. Devlet okullarında da aynı şeyin olmaması için bir neden yok" yanıtını verdi.

Meclis'te kendisine, Sivas'ta ve Tokat'taki velilerin, gelecek yıl eğitime formayla devem etmek istedikleri kararının anlatıldığını belirten Avcı, şunları kaydetti:

"Bu konuda bir müeyyide uygulanacak mı diye konuyu bana sordular. Bunun müeyyidesi olmaz dedim. Biz serbest kıyafet dedik. Serbest kıyafet demek, serbest seçim hakkı demektir. Yani velilerin seçim hakkı. Veliler eğer toplanıp (Biz şöyle bir forma üzerinde devam edelim) diye bir karar alırlarsa, devam ederler. Bunda hiçbir sakınca yok. Serbest kıyafetten geri adım değil, serbest kıyafetin seçeneklerini genişletmek anlamında rahatça seçimlerini yapabilirler. Zorla (formayla devam edeceksiniz, şu formayı giyeceksiniz) diye ne Milli Eğitim Bakanlığı'nın ne de bir başkasının dayatması doğru olmaz. Ama insanlar seçim haklarını kullanarak, özgür iradeleriyle böyle bir tercih yaptıklarında kimsenin diyecek bir şeyi olmaz."

Bakan Avcı, Bucak Mehmet Cadıl Anadolu Öğretmen Lisesi'nde inceleme yaptıktan sonra Antalya'ya hareket etti.

16 Mayıs 2013 Perşembe

Klon insan 'kök' verdi!

Klon insan 'kök' verdi!

2013-05-16 09:46:00
Çığır açacak gelişme!
Klon insan 'kök' verdi!
ABD'li bilim insanları, parkinson ve diyabette yeni tedavi yollarında çığır açacak bir gelişmeye imza attı. Oregon ve Sağlık ve Bilim Üniversitesi'nden bir bilim ekibi, klonlanmış insan embriyosundan kök hücreelde etmeyi başardı

KLONANMIŞ insan embriyosundan kök hücre elde eden ABD'li bilim insanları, parkinson ve diyabet gibi hastalıklara yeni tedavi yolları geliştirilmesinde çığır açacak bir başarıya imza attı. Her hücreye dönüşebilme özelliğine sahip kök hücreler, hastalıklı dokularla değiştirilebilecek, yeni dokular yaratılmasında kullanılabilecek olmaları nedeniyle önem taşıyor. Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi'nden Shoukrat Mitalipov başkanlığındaki bilim ekibi, bağışlanan yumurtalardan oluşturulan 6 embriyodan, kök hücreler elde etmeyi başardı.

MAYMUNDAN İNSANA
Başarının, bir teknik buluştan ziyade, süreçteki denemelerin tekrar tekrar gözden geçirilmesiyle elde edildiğine dikkati çeken Mitalipov, maymun embriyolarıyla yaptıkları 6 yıl süren çalışmalar sonucu hedeflerine ulaştıklarını vurguladı. Mitalipov, maymunlar üzerindeki çalışmalarda, bu teknik yardımıyla elde edilen embriyolardan klonlanmış bebek elde edilmesinin mümkün olmadığı sonucuna vardıklarını ve böyle bir şey yapmaya da ilgi duymadıklarını belirtti.
Bilim adamlarının on yılı aşkın bir süre önce başlattıkları, klonlanmış insan embriyolarından kök hücre elde etme girişimleri, temelde embriyoların kök hücreleri oluşturmadan önce gelişimlerini durdurmaları nedeniyle şimdiye kadar başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

WOO-SUK'UN YALANI
Hwang Woo-suk adlı Güney Koreli bir bilim adamı, 2004 yılında bunu başardığını açıklasa da, sonra açıklamanın gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştı. (habertük)

bazı yazarlar ve eserleri


 



 

BAZI YAZARLAR VE ESERLERİ



 

İzleyiciler